17 Kasım 2016 Perşembe


İstanbul'un en kuzeyinde yer alan bu küçük balıkçı köyüne uğramadıysanız ömrünüze bir güzelliği daha katmak için elinizi çabuk tutun. Hele bir de 'Denizden babam çıksa yerim !' diyenlerdenseniz...


Bu şirin köye en cazip ulaşım yolu vapur. Eminönü, Kabataş, Beşiktaş hepsinden kalkıyor. Böylelikle İstanbul'a gelip boğaz turu yapmadım da dememiş oluyorsunuz. Beşiktaş'tan kalkan vapur Çırağan, Ortaköy, Bebek, Emirgan, Sarıyer derken Anadolu Kavağı'na varıveriyor. Zaten Boğaz'ın güzelliğinden zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyor bile insan. 

Peki ne var Anadolu Kavağında?

Bol bol balık lokantası sizi iskelenin hemen yanında karşılıyor. İster salaş bir dükkanda ister deniz kenarında bir lokantada tercih sizin. Ben İsmail amcanın salaş dükkanını tercih ettim. Hiç pişman da olduğum söylenemez sonuç olarak. :) 

Köyün çarşısında hediyelik eşya dükkanlarından başka gezilecek pek bir yer yok. Zaten bütün dükkanlara girseniz bile en fazla 10 dakikanızı alır çarşı turunu tamamlamanız.

Ve tabii ki Yoros kalesi..


 Doğu Roma döneminden kalma kaledir. İmparatorluk zayıf düştükten sonra Cenevizlilerin eline geçmiş ve uzun süre onların elinde kalmıştır; bu yüzden bir Ceneviz kalesi olduğu inancı doğmuştur. Kalenin kapladığı alan İstanbul çevresindeki diğer bütün kalelerin kapladığı alandan çok daha büyüktür.

İstanbul'a en tepeden bakmak istiyorsanız mutlaka bu kaleye çıkmanızı öneririm. Yürüme mesafesi biraz çok olsa da kaleye vardığınızda soluklanıp, çayınızı içebileceğiniz kafeler mevcut. Üstelik inanılmaz bir manzara eşliğinde... 
Bu güzel yolculuğun sonunda hem İstanbul'un kalabalığından bir nebze kaçmış olacaksınız hem de kendinize güzel bir balık ziyafeti çekme fırsatı vermiş olacaksınız.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder